ALLAH DOSTLARI - 17 VCD Her evde...
Bir ses var insanın içinde... Hiç susmayan, hep konuşan...Şimdi sus ve kendini dinle kâri. Dinle ki hâlâ sesler geliyor içinden. Sussan da susamıyorsun. Durduramıyorsun içinden gelen bu sesi. İsmine “nefs” diyorlar. Diler misin bu kez biz konuşalım o içimizdeki nefsle? Aşk diyarına Hüdâyî kapısından girip nefs ile cenk edelim ister misin?
Tüm yalnızlara, yalnızlığıyla gurur duyanlara, gerçekten sevenlere ve başkasının acısını küçümsemeyenlere gelsin...
Sonra yeni bir sayfa açarım kendime, kuşları ölmüş gökyüzüme kurşun kalemden kuşlar çizerim. Bir sokağın sonuna kadar kahkahalar atıp o sokağı maviye boyayacak yeniden gülüşlerim. Belki mutluluktan uçmam ama en azından ayaklarım yere sağlam basar...
Umut içinde büyüttüğün mevsimde gizli. İnsan en dibe düştüğünde bile ne zaman çıkacağını düşünür çünkü umut etmek en güzel teslimiyettir. Toparlanmamız hatta her şeye yeniden başlamamız gerektiğini biliriz.
İnan bana hayat sana kaktüsün dikenlerinideğil, rengârek açan çiçeklerini gösterir...
Insanların yüreği de, yaşattıkları da mevsim gibidir, kimisi baharı serer ömrüne, kimisi yazını kışa çevirir.
Ne yapacaksın? Hayata küsüp bir yaşayan ölü mü olacaksın sen? Sence böyle mi olmak gerek… Hemen söyleyeyim, ben senin böyle olmanı asla istemiyorum… ‘Yasımı tutma,’ demiyorum tabi. Tabi ki yasımı tutacaksın, ama hayatının geri kalanını da sürdürmek zorundasın…
DÜZCELI MEHMET - Fransızca - Halit Ertugrul -
İnsanın kaderinde öyle bir kırılma noktası vardır ki tam isyan edeceğin an, evet, işte o an ufacık bir dua ile kaderinin yönünü avuçlarındaki gözükmeyen tılsımla değiştirebilirsin...
Bir l’afedersin, insanı başka bir zamana taşır; bir l’afedersin, unutulursun. Sözler candan cana, candan fezaya bir köprüdür. İşte tam da bu yüzden L’afedersin diyoruz...
Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâna'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline...
Son Sabah, her biri hafızanızda uzun zaman yer edecek hikayelerden oluşan bir kitap. Soluk soluğa kalacağınız, alabildiğine heyecan duyacağınız ritimli hikayeleri okurken duygulanacak, belki de gözyaşlarınızı tutamayacaksınız. Gerek konuları, gerek duygusallığı ve ibretli dersleri ile bu hikayelerin okunması için gayret göstereceksiniz.
Aşkı bilmek yetmez, o sadece yaşanır.Onu yaşamak gerekir!Hangi söz ateşin nasıl yaktığını tarif edebilir?Ateşi anlatmak için ateşte yanmak gerekir.
'Bir' olana meftun o kızın hikayesi... "Elif Gibi Sevmek" ve "Eyvallah" kitaplarının yazarının son kitabı!..
Aşk, ağzından çıkmaya cesareti olmayan sözlerin, yürekte fırtınalar koparmasıdır.
Allah’a emanet edilmek, Yaradan’ın rahmet yağmuruna şemsiyesiz bırakılmak, onun vereceği derde de, kedere de, ihlasa da, sınava da, huzura da layık olunabilecek sıfatta olmak demekti.
Bu kitap, gerçek olaylar üzerine kurgulanmış bir casusluk romanıdır. Kaynak bilgiler üzerinden gidilerek, Akıncıları ve Akıncıların çok önemli bir kolu olan Osmanlı Casusları’nı, Avrupa’daki faaliyetlerini, sarsıcı bir olay üzerine
Yaşanmış bir hayat hikayesi... İnanç ve iyiliğin açamayacağı kapı yoktur...
Her şey güzel derken başına öyle şeyler gelir ki “Yandım!” dersin, “Bittim!” der ve düşersin… İşte o an, içindeki iyilik çıkıp gelir ve kapını çalar. “Kalk!” der, “kalk!”
Binbir çileden sonra mübarek neslin annesi makamına yükselmenin hikâyesidir Hazreti Fatıma. Çağları iman, itfan, hikmetle aydınlatan ve muhabbetle yaşanır kılan mübarek neslin annesidir. Bizim annemizdir. Efendimizin (sav) yüreğinden ve nurundan
Kafamda Bir Tuhaflık hem bir aşk hikâyesi hem de modern bir destan. Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıl çalıştığı roman, bozacı Mevlut ile üç yıl aşk mektupları yazdığı sevgilisinin İstanbul’daki hayatlarını hikâye ediyor.
Aynı gün aynı hastanede doğmalarıyla başladı her şey. Bir hayatın birden fazla kez yaşanabileceğinin ve yarım kalmış her hikâyenin tamamlanmaya muhtaç olduğunun bir kanıtıydı onlar. Peki Mecnun bu sefer Leylasına kavuşabilecek mi?
"Şimdi sıra onundu… Sünnet yolundan Peygamberinin müjdesine yürüyecek, ‘alınmaz’ ı alıp ‘Fatih’ olacaktı. Henüz yirmi yaşındaydı. Çocuktu, ama yüreğini inancıyla bütünleyerek atom çekirdeğine dönüştürmüştü.
Roman yalnız ve hasta bir çocuğun ızdırabını, çocukça aşkını ve kıskançlığını; mes'ud olmak isteyen bir genç kızın temiz sevgisini; inanmak arzusu bütün benliğini saran bir insanın kuruntularını ve çıplak hastahane duvarı gerisindeki hıçkırıklarını anlatır.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi